Blogger Felsefesi

İlk önce yazıyı yazma sebebini yazarak konuya ortadan kısa keserek dalmak isterim. Mr. Mafiamax, beni mimlemiş. Aslında mim kabul etmediği daha önceden söylemiştim; ama bu konu normal mim'lere benzemiyor. Bilakis Berke'nin bir platformda dediği gibi "Mimler Blog Küre'yi geliştirici bir paslaşma olmalıdır". Onun için yazının sonunda değil ben de başında pasımı Berke'ye atıyorum.

Efendim, konuya gelmeden önce niye Damacana'da değil de Erdalve'de yazdığımı açıklayayayım. Tek sebebi uzun süredir buralarda yazı yazmamdan dolayı, onun için.

Konuya nihayetinde gelebilirsem önce soruları yazayım;
1-) Blog yazmaya ilk defa nasıl başladım?
2-) Blog yazılarımın konusu belli bir çizgide olması için çaba gösteriyor muyum? Yoksa içimden geldiği gibi mi yazıyorum?
3-) Blog yazmak için gün içinde bazı şeylerden feragat ediyor muyum?
4-) Blog yazmak benim için eğlenceli bir uğraşken şimdi artan bekleyiş yüzünden zorunlu bir hal almaya başladı mı?
5-) Blog yazmayı daha ne kadar sürdüreceğim

Cevaplarım:
1- ) İlk blog yazma demeyelim de, yazma hevesimiz hep vardı; hatta Almanya 2006 Dünya Kupası'ndaki 56 maçın 53'ünü izlemiştim ve tüm maçları not tutmuştum, hala defter duruyor. Yani bir yazma hevesi hep vardı. İlk blog'da bir sitenin blog sistemine geçmesi ile öğrenilen "blog" terimi ve 2006 sonlarında Blogger ile tanışmam diyebilirim.
2-)Kesinlikle bir çizgide devam etmeye çalışıyorum. Ama maalesef beceremiyorum. 4-5 ay önce yazdıklarımla şimdi yazdıklarım farklı konular.
3-) Yok. Etmem. Yine işime bakarım, maçımı izlerim, sevgilimle konuşurum sonra zaman kalırsa yazarım.
4-) Hala eğlenceli ama uzun süre yazmayınca bir baskı olmuyor değil.
5-) Ömrüm yettiğince yazarım gibi geliyor.